nar ağacı
orta anadolu-zekeriya bozdağ
nar ağacı narsız olur mu
yiğit olan güzel yarsız olur mu
benim gönlüm sensiz olur mu
deli gönlüm sensiz olur mu
gülüm gel yarım gel salınaraktan
bır su doldur ver ırmaktan
kurtulurum belki sana yalvarmaktan
nar ağacı budam budam
yar yitirdim gülüm nerelerde bulam
yar yitirdim güzel nerelerde bulam
üç güzel içınde gözlerınden bilem
nar danesi
neşet ertaş-kırşehir
o yar zülfünü tarar da gönül sevdiğini arar
dünyada sevmeyenler de ahirette neye yarar
nar danesi danesi de seviyom merdanesi
güzellerin içinde de sevdiğim bir tanesi
sevdan olmasaydı da gönüle dolmasaydı
dünya neye yarardı sevenin olmasaydı
nasıl yar diyeyim ben böyle yare
nasıl yar diyeyim ben böyle yare
mecnun edip çöle saldıktan sonra
alemin bağında bülbüller öter
n’idem benim gülüm solduktan sonra
pir sultan abdal’ım sürem bu yolu
insanı kamilin olmuşam kulu
ister yağmur yağsın isterse dolu
n’idem ben ummana daldıktan sonra
nasip olsa
sıvas-şarkışla-aşık talibi coşkun-muzaffer sarısözen
nasip olsa gine gitsem yaylaya
doya doya baksam suna boyluya
senin için yalvarayım mevlaya
belki seni bana yazar yaradan
seni gördüm evvel bahar yaz iken
o güzellik sende ilvan naz iken
güzeller taze iken elvan naz iken
belki seni bana yazar yaradan
yüce dağ başında pınar gözüsün
sürüden seçilmiş körpe kuzusun
güzeller güzeli yayla kızısın
belki seni bana yazar yaradan
ela göz üstüne eğmedir kaşı
başına bağlamış telli bir poşu
talibi coşkun der bulunmaz eşi
belki seni bana yazar yaradan
ne ağlarsın benim zülfü siyahım
erzincan-aşık ismail daimi-mine yalçın
ne ağlarsın benim zülfü siyahim
bu da gelir bu da geçer ağlama
göklere erişti figanım ahım
bu da gelir bu da geçer ağlama
bir gülün çevresi dikendir hardır
bülbül har elinde ah ile zardır
ne olsa da kışın sonu bahardır
bu da gelir bu da geçer ağlama
daimi'yem her can ermez bu sırra
gerçek aşık olan erer o nûra
yusuf sabır ile vardı mısır’a
bu da gelir bu da geçer ağlama
nedendir
arguvan-musa eroğlu
nedendir de suna boylum nedendir
bu geceki benim uyumadığım uyumadığım
yaman derler ayrılığın derdine
ayrılık derdine doyamadığım doyamadığım
dostun bahçasına bir hoyrat girmiş
gülünü dererken dalını kırmış
şurda bir kötünün koluna girmiş
şu benim öpmeye kıyamadığım
kömür gözlüm der ki sevdim sakındım
indim has bahçeye güller sokundum
bilmiyorum nerelerine dokundum
belli bir haberin alamadığım
karacaoğlan der ki yandım ben öldüm
her deliliği ben kendimde buldum
dolanıp da kavil yerine geldim
kavil yerlerinde bulamadığım
nedir benim melül mahzun gezdiğim
tunceli-ismail dede-süleyman yıldız
nedir benim melül mahzun gezdiğim
ağlayıp yandığım dost senin için
ciğerimi delik delik deldiğim
ağlayıp yandığım hep senin için
yandırdın odlara düşürdün nare
ciğer püryan oldu yüreğim yare
lokmaneler gelse bulamaz çare
ağlayıp gezdiğim hep senin için
canım intizarda gözüm yollarda
beni mecnun edip koydun çöllerde
diyar-ı gurbette garip ellerde
ağlayıp gezdiğim hep senin için
feryadi'yim böyle imiş kaderim
dünya benim olsa şad olmaz gönlüm
hep senin içindir eğridir boynum
ağlayıp yandığım hep senin için
nedir benim melul mahzun gezdiğim
erzincan-arif top-can etili
nedir benim melul mahzun gezdiğim (ah gülüm gülüm)
dertli sinem delik delik deldiğim (ah leyla'm
leyla'm)
ağlayıp gezdiğim hep senin için
hal böyle böyle var yara söyle
beni mecnun etti onmasın leyla
hal böyle böyle var dosta söyle
yandırdın odlara düşürdün nara (ah gülüm gülüm)
sinem püryan olmuş ciğerim yara (ah leyla'm
leyla'm)
yanıp yakıldığım hep senin için
hal böyle böyle var yara söyle
nedir ey gaziler benim yandığım
kayseri-sarız-aşık nesimi çimen-ihsan öztürk
nedir ey gaziler benim yandığım
haldan bilmez yar elinden dertliyim
bu aşkın ateşi yaktı sinemi
pervaneyim nar elinden dertliyim
gafletten uyandım gözümü açtım
aşkın küresinde kaynadım piştim
yavru şahan gibi tuzağa düştüm
kurtulamam tor elinden dertliyim
binbir niyaz ettin eğledin beni
bir kadım ikrara bağladın beni
gül diye tikene dağladın beni
kokulatmaz har elinden dertliyim
çıktım şu alemi seyran etmeye
ikrar verdim bu ikrarı gütmeye
indim bedest ana pazar etmeye
şenliği yok şar elinden dertliyim
virani'yem çekem yarın kahrını
ver doldur içeyim aşkın zehrini
muhabbete saldık gönül bahrını
geçti zaman zar elinden dertliyim
nefes harceyleme
sıvas-mahmut erdal
nefes harceyleme salma araya
bir özün bilmeze bildiremezsin
müşteri olmadan gelip geçene
gel al demeyinen aldıramazsın
ne güzel kapıdır görünen kapı
ordan gelir geçer kulların hepi
yüzbin emek çeksen yapılmaz yapı
kumdan duvar örme kaldıramazsın
derviş alim derki koyman hayını
herkes beğenmiştir kendi huyunu
dibi delik kaba hakkın suyunu
taşıyıp yorulma dolduramazsın
nem kaldı
aşık mahzuni şerif
parsel parsel eylemişler dünyayı
bir dikili taştan gayrı nem kaldı
dost köyünden ayağımı kestiler
bir akılsız baştan gayrı nem kaldı
padişah değilem çeksem otursam
saraylar kursam da asker yetirsem
hediyem yoktur ki dosta götürsem
iki damla yaştan gayrı nem kaldı
mahzuni şerifim çıksam dağlara
rastgelsem de avcı vurmuş marala
doldur tüfeğini beni yarala
bir yaralı döşten gayrı nem kaldı
nenni nenni
muhlis akarsu
bunca gamın bunca derdin içinde
yaşamak bizlere zor nenni nenni
sizden umudumu kesmem erenler
elbet bir çaresi var nenni nenni
üstümüzde duman vardır dağ gibi
her yandan kuşatmış sanki ağ gibi
güz gelince bozulmuş bir bağ gibi
ne hallara düştük gör nenni nenni
eğil gel akarsu gel hakka eğil
bir kere ağ yara vermedin meyil
suç bizim sevdiğim kimsede değil
gelmişiz dünyaya kör nenni nenni
nenni
deveyi deveye çattım nenni
çılbırın boynuna attım nenni de nenni bebek oy
kaynatamdan hicap ettim nenni
nenni benim küçücüğüm nenni de nenni bebek oy
yekin kara devem yekin nenni
çanını zilin takın nenni de nenni bebek oy
bebeğimi daldan sakın nenni
nenni benim küçücüğüm nenni de nenni bebek oy
köpekler dağda uluşur nenni
eltim çadırda gülüşür nenni de nenni bebek oy
kuzgunlar bebek üleşir nenni
nenni benim küçücüğüm nenni de nenni bebek oy
harmancının kayaları bebek oy
çan çalıyor mayaları nenni de nenni
pek mi değdi a bebeğim bebek oy oy
kara kuşun sayaları nenni de nenni
neredesin sen
neşet ertaş
şu garip halimden bilen işveli nazlı
gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
tatlı dillim güler yüzlüm ve ceylan gözlüm
gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
sinemde gizli yaramı kimse bilmiyor
hiç bir tabib su yarama merhem olmuyor
boynu bükük bir garibim yüzüm gülmüyor
gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
nesini söyleyim
serdari
nesini söyleyim canım efendim
gayrı düzen tutmaz telimiz bizim
arzu hal eylesem hey dost deftere sığmaz
omuzdan kesiktir kolumuz bizim
benim bu gidişe aklım ermiyor
fukara halimden kimse bilmiyor
devletin sikkesi hey dost kelam vermiyor
kefensiz kalacak ölümüz bizim
zenginin sözünü bel ediyorlar
fukara söylese deli diyorlar
zaman şeyhine veli diyorlar
gittikçe çoğalır delimiz bizim
serdari halımız böyle n’olacak
kısa çöp uzundan hakkın alacak
bu düzen yıkılıp yar yar viran olacak
akıbet dağıdır ilimiz bizim
ne uzaktır şu maraşa
aşık mahzuni şerif
ne uzaktır şu maraşa benim köyüm dertli köyüm
yol bitmiyor koşa koşa aman köyüm yiğit köyüm
ocakları tezek dolu gözlerine gider külü
çamurdan çıkılmaz yolu aman köyüm yiğit köyüm
avukat yer parasını muhtar eker merasını
kimse sarmaz yarasını aman köyüm yiğit köyüm
savaş gelince köy köydür seçim olunca köy köydür
ondan gayrı hiçbir şeydir aman köyüm yiğit köyüm
aslan postu kürkü yoktur suyu yoktur parkı yoktur
bir esirden farkı yoktur aman köyüm yiğit köyüm
istanbulun şosesi var gizli gizli köşesi var
şehirlerin neşesi var aman köyüm yiğit köyüm
üç jandarma bir karakol yumurtası tavuğu bol
ne okul var ne düzgün yol aman köyüm yiğit köyüm
mahzuni köye giderim kör oldu ağlar pederim
elbet bir gün allah kerim aman köyüm yiğit köyüm
hocaları takkelidir şamı bilir mekke bilir
doktor bilmez tekke bilir aman köyüm yiğit köyüm
sırtına abalar giyer haklarını başkası yer
tarhanaya şekerdir der aman köyüm yiğit köyüm
ne uzundur şu fatsa'nın yolları
ordu-ismail soysal-muzaffer sarısözen
ne uzundur şu fatsanın yolları
arşın olmuş mustafanın kolları
acep ne söyledi şirin dilleri
mustafam mustafam garip mustafam
düşman ellere giden mustafam
ne uzundur şu fatsanın gezisi
böyleyimiş alnımızın yazısı
mustafa annesinin bir tek kuzusu
niçin ağlamayım niçin gülmeyim
sıvas(tokuş köyü)-kamber yıldırım-süleyman yıldız
niçin ağlamayım niçin gülmeyim
deli gönlüm bir sevdaya bağlandı
özü şirin sözü şirindir yarin
gamzesi yok kaşı yaya bağlandı
yürüdükçe eda verir özüne
kuduret sürmesi çekmiş gözüne
taramış zülfünü dökmüş yüzüne
zannedersin bulut aya bağlandı
irfaniyem yeni buldum bir devlet
sakın yadlarınan eyleme ülfet
eskiden kalmadı mihri muhabbet
şimdi gönül taze yara bağlandı
niksar’ın fidanları
niksar-tokat
kalenin bedenleri yar yar yar yandım
koyverin gidenleri şinanay yavrum şinanay nay
ipek bürüm bürümüş yar yar yar yandım
niksar’ın fidanları şinanay yavrum şinanay nay
hopa şina şinanay şinanay nay
şinanay yavrum şinanay nay
kaleden iniyorum
çağırsan geliyorum
aşkından kibrit oldum
üflesen yanıyorum
niye çattın kaşlarını
neşet ertaş-kırşehir
niye çattın kaşlarını
bilmiyom yar suçlarımı
ben ölürsem saçlarını
yolma gayrı yolma leyli leyli
ben yandım aşkın narına
meyletmem dünya malına
ben ölürsem mezarıma
gelme gayrı gelme leyli leyli