Vaktiyle, Niksar´ın bir köyünde genç bir ilkokul öğretmeni varmış. Güzel bir köylü kızı sevdalanmış bu öğretmene.. Hem kendine sevdalanmış, hem de öğretmen ya;o zamanda mühim bir meslek, herkesin hayallerini süslermiş öğretmenlik. Öğretmen bey de boş değilmiş bizim sevdalı kıza.. Bunlar konuşmaya başlamışlar, yani sevdalarını,yüreklerini açmışlar birbirlerine.. Bir süre sonra, öğretmenin tayini Niksar´ın içine çıkmış. Kızı almış bir dert, anasıyla (abusu) konuşmuş, "gidecem öğretmenle,seviyorum onu),lakin anası izin vermemiş.. "Onunla bir olamazsın, O koskoca öğretmen bey, sen bir köylüsün, denk değilsiniz" demiş. Öğretmen gitmiş, hem de öyle bir gitmiş ki ne aramış kızı me sormuş, ne de mektup yazmış. Bizim sevdalı kızı köyden bir çobana vermişler sonra.. İşte bu türküyü derleyen ve kaynaş kişi olan Ali KAYA ve Çakır USTA´dır bu düğünün mehterleri (Zurna çalanlar). Kız, "kız başı yıkama" (Reşadiye´de bir düğün geleneği) sırasında ağlayarak, mani yakmış boyle:
"abum abum kız abum
sensin sebebim abum"
beni yaktın sen abum" diye.. Çakır usta ve Ali KAYA da bu sözlerden esinlenerek, bu türküyü yöremiz kültürüne ve türküler hazinemize kazandırmışlardır