mavracilar.niceboard.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

mavracilar.niceboard.com

sanat siyaset türkü muhabbet
 
AnasayfaKayıt OlPortalliGaleriLatest imagesAramaGiriş yap

 

 Yani daha 18. yüzyıldaki büyük Avşar göçü gerçekleşmeden önc

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
sierracudi
Admin
Admin
sierracudi


Erkek Mesaj Sayısı : 722
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 28/04/07

Yani daha 18. yüzyıldaki büyük Avşar göçü gerçekleşmeden önc Empty
MesajKonu: Yani daha 18. yüzyıldaki büyük Avşar göçü gerçekleşmeden önc   Yani daha 18. yüzyıldaki büyük Avşar göçü gerçekleşmeden önc Icon_minitimePaz Mayıs 06, 2007 12:44 am

18. yüzyıldaki büyük Avşar göçü gerçekleşmeden önce, 16. yüzyılda Kayseri’de önemli ölçüde Avşar nüfusu vardı. Lakin 18. yüzyılda Anadolu’da Türkmen ya da Avşar olmak hiç de kolay bir şey değildi. Devlet, Türkmen aşiretleriyle öyle bir gerginlik çıkarmıştı ki zaman zaman çatışma ortamı doğmaktaydı. Bir taraftan Osmanlı ordusuna asker veren insanlar, yeri geliyor kendi çocukları ile savaşmak zorunda bırakılıyordu. Göç, sürgün, salgın hastalık, bitip tükenmeyen huzursuzluklar ve zaman zaman da ortaya çıkan, katliam derecesine varan kıyımlar...

1785'te Dadaloğlu böylesine bir gerginlik içinde göçebeliği sürdüren bir Avşar (Türkmen) çocuğu olarak dünyaya geldi. Seksen üç yıl süren uzun hayatı boyunca Osmanlıların başından altı padişah gelip geçti : I. Abdülhamit (1774-1789), III. Selim (1789-1807), IV. Mustafa (1807-1808), II. Mahmut (1808-1839), I. Abdülmecit (1839-1861), Abdülaziz (1861-1876).

Osmanlı Devleti'nin Kanuni Sultan Süleyman'dan sonra girdiği gerileme dönemini reformlarla durdurmaya uğraşan, iç çözülmeleri önlemek, güçsüzleşen merkezi yönetime karşı başına buyruk yerel yönetimlerin oluşmasını engellemek için çaba gösteren bütün bu padişahlar, göçebe aşiretlerin belirli bölgelere yerleştirilmelerini, devlete vergi, orduya asker vermek için sayımdan geçirilmelerini sağlamaya çalıştılar.

Dadaloğlu, Osmanlılardan gelen baskılara yıllarca direnerek göçebeliğini sürdüren, sırasında yayladan yaylaya kaçan, sırasında üstüne gönderilen devlet güçleriyle savaşan Avşar boyuyla birlikte çok çetin bir ömür sürdü. Son yıllarının "Ferman padişahın dağlar bizimdir" diye seslenmesine sebep olan büyük acısını ise Abdülaziz'in 1865'te kurup geniş yetkilerle donatarak, göçerlik sorununu kökünden çözmek üzere, Derviş Paşa komutasında bölgeye gönderdiği "Fırka-i Islahiye" karşısında tattı.

Kitaplar hep Dadaloğlu’nun bir aşiret şairi olduğunu söylerler. Dadaloğlu, bir aşiretin değil, bütün Türk Milletinin şairidir. Onun şiirinde Avşar boyunun aklı karalı nice günleri, maceraları anlatılır ama şiirleri dikkatlice incelendiğinde Dadaloğlu’nun birçok Türkmen beyi ve oymağı hakkında da bilgi verdiği görülür. Mesela, Cerit Türkmnelerinin beyi Memici Ağa’ya sesleniyor ve diyor ki:

Bire Memicioğlu'm unutma bunu

Lorşun benim derdin hanıya Hunu

Unuttun mu kuzum geçen günleri

Yalman kalpak geyer idi beyleri

Bu şiiri okuyunca devlet tarafından sürgüne gönderilen Avşarların yurdu Binboğa’ya Cerit Türkmenlerinin yerleşmesinin Dadaloğlu’nu kızdırdığını görüyoruz.

Bir başka şiirinde Kozanoğlu Beylerinden Küçük Ali Oğlu Halit Bey’i methediyor:

Âşık DADAL, varsın ünün söylensin

Haleb'in paşası sofrasını dürsün

Beylan'ın beyleri pekmezin satsın

Tuğlar sana lâyık Küçük Ali Oğlu

Bu övgünün sebebi de Kozanoğullarından Küçük Ali Oğlu’nun üzerlerine gönderilen kuvvetleri mağlup ederek, bölgede hükümdarlığını Osmanlı’ya karşı ilan etmesidir.

Bu örneklerde olduğu gibi daha birçok Türkmen ve Avşar beyleri onun şiirine konu olur. Elbeyli Beyi Osman Paşa, Reyhanlı Aşireti beyi Mürseloğlu Haydar, Avşar beyi Mirza Oğlu, Türkmenoğlu Kara Ahmet, Kozanoğlu Yusuf Ağa, Çapanoğlu, Mühazimoğullarından Tırnaksız Ahmet Paşa gibi daha birçok Türkmen beyinin macerasını Dadaloğlu’nun şiirinde takip etmek mümkün gözüküyor.

Dadaloğlu gibi büyük şairleri sadece “aşiret şairi” deyip geçiştiremeyiz. O, “Ferman padişahın dağlar bizimdir” diyecek kadar yiğit, “severim kır atı, bir de güzeli” diyecek kadar ince ruhlu ve

Gönülden gönüle yol gider derler

Onu sürmeye bir hoşça can gerek, diyecek kadar “bilge” bir kişiliğe sahiptir. O, bu topraklara meftun olmuş bir gelenek şairidir.

Bereket var toprağında taşında

Kırık kırık eser yelin Binboğa

Seyfilerin döner yanı başında

Faraz avcı ister yerin Binboğa



Dadaloğlum der ki, sen seni tanı

Adam arap ata vermez mi yemi?

Sana derim sana dağlar sultanı

Sana eş olur mu, Belit, Binboğa
Derken “dağlar sultanı” dediği Binboğa’ya duyduğu sevginin göstergesi olan bu mısralarda onun yaşadığı çevre şiirine konu olur.

Dadaloğlu, yaşadığı zamana tanıklık etmiştir. Onun anlattığı tarihi vakalar, tarihçilerin kendi bakış açılarıyla ele almaları gereken birçok hadisenin tahliline de kolaylık sağlamaktadır.

Aşağıdan iskan evi geliyor

Bezirganlar koç yiğide gülüyor

Kitabın dediği günler oluyor

Yoksa devir döndü ahır zaman mı?



Aşağıda akça çığın ötünce

Katar başı mayaların sökünce

Şahtan ferman Türkmen ili göçünce

Daha da hey Osmanlıya aman mı?



Dadaloğlu, yaşadığı çevre olan Çukurova, Uzun Yayla, Aziziye ve Orta Anadolu’nun büyük bir şairi olmaktan öte bir yere gelmektedir. Onun halisane ve tertemiz Türkçesi, Dadaloğlu’nun Yunus Emre ile başlayıp Pir Sultan’la, Karacaoğlan’la devam eden geleneğin bir halkası olduğunu göstermektedir. “Ferman padişahın dağlar bizimdir” sözü gibi bazı sözlerinin artık halk dilinde deyim ve atasözü durumuna getirilmesi ise onun Nasreddin Hoca gibi halk lisanını etkilediğini göstermesi bakımından önemlidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
sierracudi
Admin
Admin
sierracudi


Erkek Mesaj Sayısı : 722
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 28/04/07

Yani daha 18. yüzyıldaki büyük Avşar göçü gerçekleşmeden önc Empty
MesajKonu: Dadaloğlu   Yani daha 18. yüzyıldaki büyük Avşar göçü gerçekleşmeden önc Icon_minitimeSalı Mayıs 08, 2007 3:35 pm

Dadaloğlu



Dadaloğlu, Osmanlı Devleti'nin Anadolu Türkmenlerini iskan politikasına tepki olarak doğmuş isyanlarda yer aldığı anlaşılan tanınmış bir halk ozanıdır. Doğum ve ölüm tarihleri hakkında kesin bir bilgi olmamakla beraber eldeki kaynaklardan 1785-1868 olarak belirlenmiştir. Başka bir deyişle, Dadaloğlu’nun 18.yy’ın son çeyreğinde doğup 19.yy’ın ortalarında öldüğü bilinmektedir. Güney illerinde dolaşan Türkmen topluluklarından Avşar boyundandır.

Yaşamı hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımız Dadaloğlu’nun şiirleri yazılı kaynaklar aracılığıyla değil sözlü gelenek sayesinde bugüne ulaşmıştır.Dadaloğlu Anadolu'nun halk şiiri geleneğine damgasını vurmuş bir sanatçıdır aynı zamanda.

Osmanlı Devleti'nin göçebe Türkmen aşiretlerini toprağa yerleştirmek için verdiği uğraş, yer yer baş kaldırılara ve küçük çaplı savaşlara neden olmuştur. Dadaloğlu'nun şiirleri yerleşik yaşama geçmek isteyen Türkmen aşiretlerinin bir çığlığı sözlü bir tarihi sayılır.

Asıl adı Veli. Türkmen-Avşar aşıklarının önde gelenlerinden. Kul Mustafa mahlasını da kullanan Aşık Musa’nın oğlu. Toros dağlarında Kozan, Erzin, Payas yörelerinde yaşayan göçebe Türkmenlerin Avşar boyundan. Az da olsa eğitim aldı. Avşar beylerinden Küçük Alioğlu ile Kozanoğlu’nun yanında imamlık, katiplik yaptığı anlatılır ama bu konuda yeterli bilgi yok. Daha çok Gavurdağı ve Ahır Dağı yörelerinde yaşadı. Çukurova'yı, Toroslar'ı, Orta Anadolu'yu dolaştı. Şiirlerinde göçerlik koşullarını, döneminde orta Anadolu’da hüküm süren aşiret kavgaları ve aşiretlerin Osmanlı Devleti ile savaşlarını duru ve yalın bir dille yansıttı. Dili Anadolu Türkmen boylarının kullandığı halk Türkçesi.

Asıl ününü kavga türküleri ile yaptı ama duygu ve aşk konularını da aynı başarıyla işledi. Yüz kadar şiiri sözlü kaynaklardan derlenerek günümüze ulaştı. Bu derlemeleri Cahit Öztelli, Taha Toros, Haşim Nezihi Okay, Ahmet Z. Özdemir ile Saim Sakaoğlu yayınladı. Diğer 19'uncu Yüzyıl halk ozanlarından iki noktada ayrılır. Kent yaşamından uzak kaldığı için şiirlerinde hep göçerlik ortamını yansıttı. Diğer yandan yine kentte bulunmayışı nedeniyle çağdaşı halk ozanlarında sık rastlanan divan şiirine yakınlık onda hiç görülmez. Karacaoğlan'ın aşk ve doğa şiirlerindeki üstün yeteneği ile, Köroğlu'nun yiğit ve kavgacı anlatımını birleştirir.

Mezari Sivas Sarkisla Ilcesine bagli Kapaklipinar Köyündedir


kaynak: vikipedi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yani daha 18. yüzyıldaki büyük Avşar göçü gerçekleşmeden önc
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
mavracilar.niceboard.com :: Sanat :: müzik :: Türk Halk Müziği :: Ozanlarımız-
Buraya geçin: